Gelişen Teknoloji İle Birlikte Her Anımızda Takip Mi Ediliyoruz?

Geçen günlerde ‘’yerli’’ arama motoru iddiası ile ortaya atılan Turkcell’in yaani isimli uygulamasına dair incelemeleri okurken karşıma Recep Baltaş’ın bir tweeti çıktı. Tweet: ‘’ Turkcell’in yeni arama motoru Yaani’ye bi’ bakayım dedim, anında konum bilgisi istedi… Sağ ol canım, bi’ de sen fişleme… #yaani’’ şeklindeydi. O zamandan beri teknoloji ile özel hayatımızın gizliliği arasındaki bağ hakkında birkaç şey söylemek istiyorum. Başlayalım.

https://twitter.com/buckberi/status/923151948819419136

 

Acaba takip mi ediliyoruz, dinleniyor muyuz hatta izleniyor muyuz? sorusunun doğru cevabı konusunda bir yanlışımız yok. Evet, bir şekilde izimiz sürülebiliyor. Ancak sorun şu, insanlar asıl şüphe etmesi gerekenler ile çok önemsememesi gerekenler arasında bir kararsızlık yaşıyor. Neyin risk faktörü olduğu neyin olmadığı konusu hakkında kesin olmasa da yol gösterici bazı noktalara dikkat çekmek gerekebilir.

Benim favori paranoya teknolojim uydular. Hani şu gökyüzünde binlercesi dolanan metal yığınları. Özellikle kahvehane tipi politik konuşmalarda sık sık kendisine vurgu yapılır. Uydular ile her yeri görüyorlar… Uydular ile istedikleri yere müdahale ediyorlar. Uydular ile falan fişman…

Bir uydu ne işe yarar sorusunun teorik olarak çok cevabı vardır ancak pratikte uydular ile ne yapıyoruz sorusunun o kadar tatmin edici bir cevabı yoktur. Biraz abartı gelebilir ancak uydular ile özdeşleşmiş hiçbir konuda uyduları kullanmıyor gibiyiz. Örnek mi?

Aklıma gelen başka örneklerde var, mesela Güney Yarım Küre’de gerçekleşen uçuşların takibi ile ilgili ya da başkaları ancak uzatmanın manası yok. En büyük paranoya kaynağımız tahmin ettiğiniz gibi bir işleve sahip değil. Hatta işin içinde büyük bir dolandırıcılık bile olabilir. Malum bizde Göktürk isimli uyduları yollattık.

Bunun yanı sıra insanların ciddiye almadığı ama ciddi olan bir örnek vereyim. Pokemon Go çıktığında birisi bu oyun ile bilgi toplandığını iddia etmişti. Haliyle ben dahil birçok kişi o zaman bunun anlamsız olduğunu, zaten uydularla her şeyi izleyebildiklerinden falan bahsediyorduk. Uydu konusunu ayrıca araştırmazsanız size öğretilenler bu doğrultuda çünkü. Şimdi tekrar düşünüyorum. Gerçekten Pokemon Go gibi oyunlar, Sosyal medya platformları, kısaca sizden konum, bölgeye dair görsel kaynakları alabilen bütün yazılımlar kötüye kullanılma ihtimali bulunan risk faktörleridir.

Burada çıkardığınız sonuç “CIA bu hesapları takip ediyormuş” esprisi üzerine olmasın. Bunlar büyük oranda reklam amaçlı kullanılan bilgilerdir ancak teorik olarak böyle bir bağlantının mevcudiyeti her zaman için kötüye kullanılma ihtimalini beraberinde getirir. Birey olarak hiçbir kurumun sizi önemseyip takip etmesi gerekmez ancak o önemsiz bireylerin bir araya gelmesi ile oluşan toplum takip edilip, analiz edilmeye değerdir. Özellikle kapitalist dünyanın peygamberleri olan reklamcılar için önemlidir.

Emeğinizi nasıl kullanacağınız ve ondan elde edeceğiniz geliri hangi metalara harcayacağınız gibi bilgiler karşınıza çıkacak reklamları belirlemede önemlidir. Bunun dışında askeri istihbarat gibi konulara girip işi illüminatiye bağlamak istemiyorum.

Kendisini dahi crackli kullanabildiğiniz anti virüs programlarına güvenmek ya da uydu efsanesindeki gibi çaresizlik hissi yerine teknolojiyi tanıyıp, detaylı kullanımını öğrenmek gerekir. Neyin tehdit unsuru olup olmadığını bilirseniz, riskleri de azalmış olursunuz. Bunun da başlangıç noktalarından biri akıllı telefonlarınızdaki uygulamaların sizden istediği izinler olabilir. Sonuçta uyanık olduğumuz her saat aktif bir şekilde kullandığımız yegâne yaşam aracımız olmuş durumda.

 

Not: Düşünceli Ren Geyiği Reoman ismiyle teknolojiye dair bazı yazılarımı bu platformda paylaşacağım. Farklı konular üzerine yazılarımı okumak için kişisel websitemi ziyaret edebilirsiniz. Ayrıca paylaşımlardan haberdar olmak için facebook sayfamı beğenmeyi unutmayın.

Kişisel Web Sitem’e gitmek için buraya tıklayın

Kişisel Facebook Sayfam’a gitmek için buraya tıklayın 

Exit mobile version