Black Mirror 6. Sezonun Çarpıcı Bölümü “Joan İğrenç Biri”
Teknolojinin geleceği nasıl şekillendireceğine dair eleştirel öngörüler sunan Black Mirror’un 6. sezonu uzunca bir bekleyişten sonra izleyiciyle buluştu. İlk bölüm olan “Joan İğrenç Biri” hakkında izlenimlerimizi sizler için derledik.
“Hayatım roman olur” klişesini hep söylemişizdir. Peki hayatımız bir TV dizisi olsaydı ve herkes izleyebilseydi? Black Mirror 6. sezonunun ilk bölümü uzun süredir bekleyişte olan Black Mirror severlerin beklediğine değecek türde -internet dünyasının amiyane tabiriyle- “beyin yakacak” cinsten dopdolu bir bölümü. “Joan İğrenç Biri” bölümünde hiç okumadan accept ettiğimiz son kullanıcı sözleşmeleri ve ve yine hiç okumadan kabul ettiğimiz web çerezleri üzerinden muazzam bir gelecek okuması yapıyor.
Black Mirror 6. Sezon 1. Bölüm Joan İğrenç Biri’de Neler Oldu?
Charlie Brooker’ın kaleminden çıkan sıradışı hikayelerin dizi formatında izleyicilere sunulduğu Black Mirror’u Netflix’in satın aldığı ve Netflix’de yayınlandığı sıkı takipçilerinin yakından bildiği bir durum. Haliyle dizi de yoğun bir Netflix PR’ının yapıldığını söylemek mümkün. Bu bölümdeki hikayede karakterlerin evdeyken vakit geçirmek adına Streamberry adlı bir platformu kullanarak film izlediği görülüyor. StreamBerry aslında Netflix’i temsil ediyor. Yorucu bir günün ardından eve gelen ana karakter Joan, nişanlısıyla film izlemek için StreamBerry’i açtığında yeni çıkan filmlerde “Joan İğrenç Biri” isimli bir filmin olduğu görüyorlar. Filmin afişinde başrol oyuncusu Selma Hayek’in tıpkı kendisi gibi poz verdiğini görünce iyice şaşkına dönen Joan, filmi açmaması için nişanlısına ısrar etse de bir şekilde play tuşuna basılıyor ve filmi izlemeye başlıyorlar. Filmde Joan’ın gün içinde neler yaptığının birebir aynısının gösterilmesi üzerine Joan filmin ismiyle müsemma olduğu üzere “iğrenç” bir hale bürünüyor ve ne yapacağını bilemiyor. Filmin devamında nişanlısına olan sadakatsizliğinin de ortaya çıkması üzerine nişanlısı eve terk ediyor. Bunalıma giren Joan, soluğu avukatının ofisinde alıyor ve StreamBerry’i dava etmek istediğini söylüyor. Avukatı ise bunun mümkün olmadığını, hiç okumadan onayladığı sözleşmede hepsine izin verdiğini söyleyince Joan için işler iyice içinden çıkılmaz hale bürünüyor.
Ara Değerlendirme:
İnternet ortamında toplanan kişisel verilerle neler neler yapılabileceğinin ve gelecekte bununla ilgili ne denli sorunların yaşanacağını ustaca anlatan bir bölüm olduğunu söyleyebiliriz. Öte yandan Streamberry’nin gerçek oyuncuları değil de gerçek oyuncuların fotoğrafından faydalanarak bilgisayar ortamında üretilmiş sanal oyuncuları kullanması da (Deepfake) geleceğin sinema sektörünün nasıl şekil alacağına dair muazzam bir fütüristtik yaklaşım! Olaya bir de PR bakımından bakacak olursak; Netflix yakın gelecekte bunları yapacağım hazır olun! mesajı veriyor.
Çaresizlik içinde bunalıma giren Joan, bir çıkış yolu ararken aklına şeytani bir fikir geliyor. “Gün içinde tüm yaptıklarım dizi film oluyor ve herkes izliyor. Peki iğrenç şeyler yaparsam ve Selma Hayek’de bunları canlandırırsa ne olur?”
Bu şeytani plan kısmen işe yarıyor elbette. Kiliseye giden Joan, burada detaylarını yazamayacağımız bir takım nahoşluklar yapıyor. Ve de planladığı gibi akşamına da Streamberry’de tüm detaylarıyla dizi film olarak yayınlanıyor. Kendini iğrenç nahoşlukları yaparken gören ünlü oyuncu Selma Hayek’de tıpkı Joan gibi soluğu avukatta alıyor. Hayek’in avukatı da aynı şekilde dikkatli okumadan onaylanan sözleşmenin tüm bunlara izin verdiğini ve bir şey yapılmayacağını söylüyor. Hayek çılgına dönse de bir çare bulamıyor. Bu utanç sarmalında tek başına kalmaktan kurtulan Joan, Selma Hayek ile birlikte bir çözüm yolu aramaya başlıyor. Streamberry’e Hayek yardımıyla giren Joan, sistem odasındaki Kuantum bilgisayarı parçalayarak paralel evreni yok ediyor ve kendi olmayı başarıyor.
Önceki bölümleri gibi yine harika bir iş çıkartan Black Mirror ekibi bu bölümde
- Çerezler ve kişisel veri toplamanın geleceği ve meydana getireceği tehlikeler
- Şirketlerin son kullanıcı sözleşmelerinde kullanıcıyı adeta köşeye sıkıştırmaktaki ustalığı
- Deepfake ve gelecekteki oyuncusuz sinema sektörünün çok da uzakta olmadığı
- Kuantum bilgisayarlar
gibi hususlarda öyle bilim kurgu, hayalperestlik deyip de kenara atamayacağımız gerçekçi öngörüler sunarak bizleri derin bir düşünmeye sevk ediyor.
Bölümün sonunda “Kendi hayatının başrolü olmak” mottosuyla da manidar mesaj ise dikkatlerden kaçmıyor.
Black Mirror’daki Kekremsi Detaylar
Fuzuli bir LGBT vurgusu, kilise olayındaki gibi nahoş, utanç verici, mide bulandırıcı şeylerin hoyratça sergilenmesi, abartılmış cinsellik ve küfürlü konuşmalar diğer bölümlerde olduğu gibi bu bölümlerde de ne yazık ki varlığını sürdürüyor.
***
Son Not: Bu bölümü izledikten sonra Fransız düşünür Jean Baudrillard’in “Simülakrlar ve Simülasyon” kitabını okumanız düşünsel anlamda size önemli bir katkı sağlayacaktır.
Bilgisayar ve İnternet Dünyasına Dair Her Türlü Soru veya Sorununuzu Soru Sor sayfamızdan bizlere iletebilirsiniz. Sorularınız En Kısa Sürede Cevaplanacaktır.